Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

bir şeye su katmak

  • 1 добавлять

    katmak; eklemek,
    ilave etmek
    * * *
    несов.; сов. - доба́вить

    добавля́ть воды́ во что-л.bir şeye su katmak

    2) eklemek, ilave etmek

    доба́вить па́ру строк — bir iki satır eklemek

    Русско-турецкий словарь > добавлять

  • 2 Stimmung

    Stimmung <- en> f
    1) ( Gemütsverfassung) hava; ( Laune) keyif;
    die \Stimmung verderben havayı bozmak;
    in guter/schlechter \Stimmung keyifli/keyifsiz;
    nicht in der \Stimmung sein, etw zu tun bir şeyi yapmaya keyfi olmamak;
    in \Stimmung kommen ( fam) keyiflenmek, havasını bulmak
    2) ( einer Gesellschaft) neşe;
    \Stimmung in etw bringen bir şeye neşe katmak
    3) ( öffentliche Meinung) kamuoyu;
    für jdn/etw \Stimmung machen bir kimse/şey için kamuoyu oluşturmak [o yaratmak];
    gegen jdn/etw \Stimmung machen bir kimseye/şeye karşı kamuoyu oluşturmak [o yaratmak]
    4) mus akort

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Stimmung

  • 3 вносить

    1) getirmek; sokmak; çıkarmak ( наверх)

    вноси́ть ве́щи в ко́мнату — eşyaları odanın içine taşımak

    2) geçirmek, yazmak

    внести́ кого-л. в спи́сок — birinin adını listeye geçirmek

    вноси́ть попра́вки в текст — metinde düzeltmeler yapmak

    в зако́н внесена́ попра́вка — yasada bir derişiklik yapıldı

    3) (платить, делать взнос) (parasını) yatırmak

    вноси́ть нало́ги — vergi yatırmak

    вноси́ть пла́ту за что-л. —... parasını yatırmak

    вноси́ть законопрое́кт — bir yasa tasarısı sunmak

    вноси́ть прое́кт резолюции — bir karar taslağı sunmak

    5) перен. getirmek

    вноси́ть не́что но́вое во что-л. — bir şeye bir yenilik getirmek / katmak

    одна́ко и э́то не внесло́ осо́бых перемен — ama bu da pek büyük değişim getirmedi

    Русско-турецкий словарь > вносить

  • 4 брать

    almak,
    tutmak; ele geçirmek,
    zapt etmek; aşmak; sapmak,
    gitmek
    * * *
    несов.; сов. - взять
    1) врз almak; tutmak

    взять ребёнка за́ руку — çocuğu elinden tutmak

    не бери́ (рука́ми) — tutma

    брать дете́й с собо́й — çocuklarını (beraber) almak

    брать рабо́ту на́ дом — eve iş almak

    возьми́ (с собо́й) зонт — yanına şemsiye al

    в теа́тр его́ не взя́ли — onu tiyatroya almadılar

    брать такси́ — taksi tutmak

    брать что-л. в долг — eğreti almak

    брать де́ньги взаймы́ — borç para almak

    брать хлеб в бу́лочной — fırından ekmek almak

    брать от жи́зни всё — перен. hayattan kâm almak

    брать нало́ги — vergi almak

    за э́то нало́гов не беру́т — bunun vergisi yoktur

    брать сло́во с кого-л.перен. (birinden) söz almak; (birine) söz verdirmek

    брать пле́нных — esir almak

    престу́пника взя́ли но́чью — suçluyu gece tuttular

    брать кре́пость шту́рмом — kaleyi hücumla almak

    взять ферзя́ — шахм. veziri almak

    2) ( делать вывод) çıkarmak, uydurmak

    отку́да ты взял, что мы уезжа́ем? — nereden çıkardın gideceğimizi?

    3) перен. ( овладевать) almak; tutmak; işlemek

    меня́ смех берёт — gülesim geliyor

    меня́ взял страх — beni bir korkudur aldı

    тут меня́ взяло́ сомне́ние — derken şüpheye düştüm

    брать препя́тствие — engeli aşmak

    по́езд брал подъём — tren rampayı çıkıyordu

    5) в соч.

    он берёт прилежа́нием — ona başarı kazandıran çalışkanlığıdır

    6) в соч.

    э́то стекло́ пу́ля не берёт — bu cama kurşun işlemez

    меня́ и снотво́рное не берёт — uykum ilacı da tutmuyor

    ружьё берёт на две́сти ме́тров — çiftenin atımı iki yüz metre

    э́ту до́ску ножо́м не возьмёшь — bu tahtayı bıçakla kesemezsin

    7) ( направляться) gitmek; sapmak

    брать вле́во — sola sapmak

    бери́ пря́мо — doğru git

    а он взял и / да уе́хал — tuttu gitti

    9) с некоторыми сущ. образуют устойчивые сочетания

    брать в расчёт — hesaba almak / katmak

    брать кого-л. под защи́ту — himayesine almak

    брать нача́ло (восходить)(kadar) inmek

    брать направле́ние на... — yönünü tutmak

    ••

    брать в свиде́тели — tanık tutmak / göstermek

    брать приме́р с кого-л.örnek almak

    брать на себя́ — üstlenmek, üstüne almak

    брать на себя́ отве́тственность за что-л. — (bir şeyin) sorumluluğunu üstüne almak / üstlenmek

    брать на себя́ расхо́ды по... —... giderlerini üstlenmek

    брать (на себя́) обяза́тельство — taahhüt altına girmek

    брать вину́ на себя́ — suçu üstüne almak

    брать сло́во (на собрании)söz almak

    брать руково́дство в свои́ руки́ — yönetimi eline almak

    брать себя́ в ру́ки — kendine hâkim olmak

    брать верх над кем-чем-л. — (birine, bir şeye) üstün gelmek, galebe çalmak

    пу́ля его́ не берёт — onun kurşun işlemezliği var, ona kurşun geçmiyor

    да́же го́ды его́ не беру́т — onu yıllar bile alt edemiyor

    взять / возьмём тако́й вопро́с:... — şu sorunu ele alalım:...

    Русско-турецкий словарь > брать

  • 5 versetzen

    versetzen*
    I vt
    1) ( umsetzen) başka yere koymak; ( Pflanzen) yerini değiştirmek(-in)
    2) ( beruflich) atamak, tayin etmek
    3) schule geçirmek;
    sie ist in die fünfte Klasse versetzt worden beşinci sınıfa geçirildi;
    er wird nicht versetzt sınıfı geçemedi
    4) ( verpfänden) rehin etmek
    5) ( vermischen) karıştırmak;
    etw mit Alkohol/Wasser \versetzen bir şeyi alkol/su ile karıştırmak, bir şeye alkol/su katmak
    6) ( Schlag) geçirmek;
    jdm einen Schrecken \versetzen birinin ödünü koparmak
    7) ( antworten) diye cevap vermek
    8) ( fam) ( warten lassen) ekmek
    jdn in Zorn/in Angst \versetzen birini öfkelendirmek/korkutmak;
    in den Alarmzustand \versetzen alarma geçirmek;
    in Panik \versetzen paniğe vermek;
    jdn in die Lage \versetzen, etw zu tun birini bir şey yapabilecek duruma getirmek
    10) (zurück\versetzen) geri almak
    II vr
    sich in jds Lage \versetzen kendini birinin yerine koymak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > versetzen

См. также в других словарях:

  • bir — is. 1) Sayıların ilki 2) Bu sayıyı gösteren 1, I rakamlarının adı 3) sf. Bu sayı kadar olan Bir kalem. 4) sf. Herhangi bir varlığı belirsiz olarak gösteren (sayı) Bir adam sizi arıyor. 5) sf. Tek Allah birdir. 6) sf. Beraber Hep biriz, ayrılmayız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sirkelemek — (bir şeye) sirke katmak; (ba ştan) sirke toplamak III, 353 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • ağılamak — i 1) Zehirlemek 2) Bir şeye zehir katmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İZAFE(T) — Bir şeyi bir kimseye veya bir şeye nisbet etmek, yakın etmek. İsnâd etmek. Katmak, katıştırmak. * Bir şey üzerine meylettirmek, havale olmak, bağlanmak. * Mal etmek. * Gr: İki isimden meydana gelen bağlılık tamlaması …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • saymak — i, ar 1) Bir şeyin kaç tane olduğunu anlamak için bunları birer birer elden veya gözden geçirmek, sayısını bulmak Nara sormuşlar: Tanelerin kaç tane? Yiyenler saysın bana ne demiş. B. R. Eyuboğlu 2) Sayıları arka arkaya söylemek Birden ona kadar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»